Ramazanda Beslenme
Ramazan demek oruç ayı demektir. Bu ayda oruç tutan Müslümanlar şafaktan hemen önce yani sahur vaktinde yedikten sonra gün batımından sonra yani iftar zamanına kadar olan süre içerisinde hiçbir şey yemez ve içmez. Böylece yaklaşık 16-17 saatlik bir açlık dönemi oluşmaktadır.
Oruç Bedeni Nasıl Etkiler?
Yiyecek veya içecek tüketilmeyen oruç saatlerinde vücut, gece boyunca tüketilen gıdalardaki tüm kaloriler tükendiğinde enerji sağlamak için karbonhidrat (karaciğer ve kaslarda depolanır) ve yağ depolarını kullanır. Vücut su depolayamaz ve böylelikle böbrekler, idrarda kaybolan miktarı azaltarak olabildiğince fazla su tasarrufu sağlar. Ancak yine de vücut, boşaltım yoluyla ve solunum yoluyla bir miktar su kaybetmekten kaçınamaz.
Havanın durumuna ve orucun süresine bağlı olarak, Ramazan ayında oruç tutan çoğu insan hafif bir su kaybı yaşar, bu da baş ağrısı, baş dönmesi, yorgunluk ve konsantrasyon güçlüğüne neden olabilir. Ancak yapılan çalışmalar, oruç açıldıktan sonra gün içinde kaybedilenlerin yerine yeterli miktarda sıvı tüketilmesi şartıyla bunun sağlığa zararlı olmadığını göstermektedir.
Obezite Cerrahisi Ve Ramazan
Obezite cerrahisi sonrası oruç tutulup tutulamayacağı merak edilen sorulardan biridir. Obezite cerrahisi sonrası oruç tutmak tam açlık, dehidratasyon ve kusma riski nedeniyle özel dikkat gerektirir. Obezite cerrahisinden 12-24 ay sonrasına kadar tam açlıktan kaçınılmalıdır. Bu süreden sonra kusma riski azalır. Bu nedenle hastalar arasında yeme ilerlemesi açısından yüksek değişkenlik göz önüne alındığında, bir bariatrik diyetisyen ve bariatrik cerrahın değerlendirmesi ile bireysel konsültasyonlar sonrası kişinin beslenme düzeni göz önüne alınarak oruç tutulmasına izin verilebilir.
Oruç sırasında yaşanacak sıvı kaybı ağrı, dehidratasyon riski, kramp ve senkoplara (bayılma) neden olabilir. Obezite cerrahisi sonrası hastalara az az sık sık beslenmesi ve bol sıvı alımı yapması tavsiye edilmektedir. Dolayısıyla bu durum hastayı olumsuz etkileyebilir.
Obezite Cerrahisi Geçiren Ve Oruç Tutmasına Müsade Edilen Hastalar İçin Ramazan’da Beslenme Önerileri
Obezite cerrahisi, obezite ile ilişkili birçok komorbiditenin iyileşmesi ve hafifletilmesinin yanı sıra, bireyler için kilo kaybı ve yaşam kalitesinde iyileşme sağlayan etkili bir tedavidir. Çağdaş bariatrik operasyonlar arasında Roux-en-Y gastrik bypass, sleeve gastrektomi, ayarlanabilir mide bandı ve duodenal switch bulunur.
Roux-en-Y gastrik bypass (RYGB), gastrik rezeksiyon ve selektif malabsorbsiyonun kombinasyonudur. Ağırlık kaybı, kısıtlama ameliyatlarına göre RYGB’de daha fazladır. Malabsorbtif bir yöntemdir.
Sleeve gastrektomi (tüp mide ameliyatı), gıda alımını kısıtlayarak kilo kaybına neden olan cerrahi bir işlemdir. Genellikle laparoskopik olarak yapılan bu işlem ile cerrah midenin yaklaşık yüzde 75’ini çıkarır. Bu, midenin çok daha az yiyecek tutan bir tüp veya kılıf şeklini almasıyla sonuçlanır. Tüp mide ameliyatında, ayarlanabilir mide bandında olduğu gibi implante yabancı cisim yoktur ve mide bypassta olduğu gibi karmaşık bir bağırsak düzenlemesi yoktur. Çoğu hasta, makul bir iyileşmeden sonra, etler ve lifli sebzeler de dahil olmak üzere çok çeşitli yiyecekleri rahatça yiyebileceklerini fark eder. Midenin bir kısmının alınması, vücudun “açlık hormonu” olarak adlandırılan ghrelin adlı hormonun seviyesini düşürür. Bu nedenle, birçok insan tüp mide ameliyatından sonra çok daha az aç hissettiğini fark eder.
Gastrik bant yöntemiyle hastaya toplam yiyecek alım miktarı kısıtlanarak ağırlık kaybettirmeye çalışılır. Yiyecek alımı kısıtlanamadığında, sıklıkla bulantı, kusma ve beraberinde ciddi rahatsızlıklar oluşur. Spesifik besin öğelerinin emilim bozukluğu görülmez. Katıları ve sıvıları birbirinden ayırarak, almalarına izin verilen besin ögesi içeriği yoğun yiyeceklerin alımının arttırılması sağlanır.
Duedonal Switch Prosedürü (DSP): Kısıtlayıcı ve emilim sorunları yaratan bir uygulamadır. Yağ ve yağda eriyen vitaminlerin malabsorbsiyonu, DSP’nün en önemli komplikasyonudur. Hastaların az yağlı diyetle beslenmeli ve doktor kontrolü ile demir, kalsiyum takviyeleri kullanmalıdır. Genellikle yetersizlikler bir süre sonra düzelmektedir.
Obezite cerrahisinin başarısı büyük ölçüde hastanın ameliyat sonrası benimsediği davranış ve yaşam tarzı değişikliklerine bağlıdır. Hastalar diyetisyen tarafından belirlenen diyet planına ve obezite cerrahisi sonrası beslenme ilkelerine titizlikle uymalı ve yeme davranışında öngörülen değişiklikleri benimsemelidir.
Obezite cerrahisi sonrası hastalardan az ve sık beslenmesi ve öğün atlamaması istenir. Bu sayede baygınlık, hipoglisemi, dumping sendromu, kusma gibi riskler önlenebilir. Bireyler doygunluk hissettiklerinde yemeyi bırakmalıdır.
Çok soğuk ve sıcak içecekler tüketmemeye özen gösterilmeli ve çok acele edilmeden, yavaş ve iyice çiğneyerek yenilmelidir. Bu sayede bulantı ve kusmanın oluşumu engellenerek doygunluk hissedilmesi sağlanır.
Proteinler tercihen karbonhidratlardan ve yağlardan önce tüketilmelidir.
Katı sıvı ayrımına dikkat edilmeli, yemeklerden 30 dakika önce ve sonra sıvı tüketimi yapılmalıdır. Aksi takdirde kusma ve diyare (ishal) gelişebilir.
Obezite cerrahisi geçiren ve oruç tutmasına müsaade edilen hastalar yukarıda belirtilen genel beslenme ilkelerine ek olarak aşağıdaki önerileri uygulamalıdır:
Mutlaka sahura kalkılmalıdır. Protein ağırlıklı ve bol sıvı ile beslenmeye özen gösterilmelidir. Yumurta, yumurta beyazı, peynir gibi tok tutabilecek besinler tüketilmelidir. Susuzluğa neden olabileceğinden tuz tüketiminden kaçınılmalıdır. Genel olarak, şeker oranı yüksek kızarmış ve işlenmiş gıdalardan kaçınılmalıdır. Kuru yemiş tüketimi tokluk sağlamaya yardımcı olur.
Yüksek lifli ve tam tahıllı gıdaların tüketimi tok hissetmeye ve kabızlığı önlemeye yardımcı olur.
İftar vaktinde mutlaka proteinden ve sıvı açısından zengin bir öğün tüketilmelidir. Katı-sıvı ayrımı kuralına dikkat edilmelidir. Bu nedenle oruç su ile açıldıktan sonra sıvı beslenme şekli ile devam edilmelidir. Bunun için ayran, komposto, çorba gibi alternatifler tüketilebilir. Sıvı tüketiminden 30-45 dakika sonra protein ve lif açısından zengin bir öğün tüketimine özen gösterilmelidir.
Bol sıvı tüketmenin yanı sıra meyve, sebze, yoğurt, çorba gibi sıvı yönünden zengin yiyecekler tüketmek, gün içinde kaybedilen sıvıların yerine konması sağlıklı bir Ramazan ayı süreci geçirilmesi açısından önem taşır.
Gün içinde yeme alışkanlıklarındaki değişiklikler ve sıvı eksikliği, bazı kişilerde kabızlığa neden olabilir. İftar vaktinde bol miktarda sıvı ile yüksek lifli yiyecekler tüketmek kabızlığı hafifletmeye yardımcı olabilir.
İftardan sonra doktorun ve diyetisyenin uygun gördüğü takviyeler mutlaka alınmalıdır.
Sahura kadar mutlaka küçük ara öğünler yapılmalıdır.
Dumping sendromu nedeniyle aşırı şekerli tüketim yapmaktan kaçınılmalıdır. Daha hafif ve sütlü tatlılar porsiyon kontrolü ile tercih edilebilir.
İftar ve sahur arasında en az 2 litre sıvı tüketilmelidir.
Mümkünse iftar vaktinden sonra yürüyüş ve aktive yapmaya özen gösterilmelidir.
Referanslar
Sherf Dagan S, Goldenshluger A, Globus I, et al. Nutritional Recommendations for Adult Bariatric Surgery Patients: Clinical Practice. Adv Nutr. 2017;8(2):382-394. Published 2017 Mar 15.
doi:10.3945/an.116.014258
Nguyen, Ninh & Varela, Esteban. (2016). Bariatric surgery for obesity and metabolic disorders: state of the art. Nature Reviews Gastroenterology & Hepatology. 14. 10.1038/nrgastro.2016.170.
nutrition.org.uk/healthyliving/seasons/ramadan.html