Herhangi bir cerrahi girişimde yaşanabilecek riskler Gastrik bypass ameliyatı için de geçerlidir. Öte yandan Gastrik bypass ameliyatı pek çok cerrahi operasyona göre fazladan riskleri de içermektedir. Bu nedenle operasyon uygulamasına geçmeden önce uzman hekimler tarafından tüm tetkiklerin yapılması ve kontrol edilmesi daha da önem kazanmaktadır. Risklerin geneli ameliyat sürecini ve ameliyattan sonraki ilk iki haftalık süreci temsil etmektedir. Operasyondan 15 gün geçtikten sonra gelişebilecek bir risk yoktur. Bu sebeple ilk 15 günlük süreç hem doktor hem de hasta tarafından sıkı takip edilmelidir. Aşağıda sıralanan risk ve komplikasyonları daha detaylı inceleyebilirsiniz.
KAÇAK RİSKLERİ
Oldukça kapsamlı bir ameliyat olan gastrik bypass operasyonunda en çok korkulan risk kaçak gelişimidir. Zımba hattında oluşabilecek risklere derhal müdahale edilmelidir. Kaçağın en çok karşılaşılan belirtileri; ileri düzey karın ağrıları, nabızda şiddetli yükselme, hastanın titremesi ve yoğun güçsüzlük durumlarıdır. Hekimin erken teşhisi ve hızlı müdahalesiyle kaçaklar tedavi edilebilmektedir. Kaçak her halukarda tespit edilebilmektedir. Lakin geç kalındığı durumlarda tedavisi de uzamakta ve ek sorunlara neden olabilmektedir. Bu nedenle alanında uzman bir hekim seçilmeli, daha önce pek çok defa başarılı gastrik by pass operasyonu geçirmiş doktorlar tercih edilmelidir.
EMBOLİ RİSKLERİ
Her cerrahi girişimde emboli riskleri vardır. Lakin obezite cerrahisinde emboli riski daha yüksektir. Bu nedenle riski minimize etmek için operasyondan 24 saat önce kan sulandırıcı özelliklere sahip ilaçlar verilmekte, buna ek olarak da varis çorabı giydirilmektedir. Bu iki etkiyle beraber emboli oluşum riskleri azaltılabilmektedir. Varis çorabı ve kan sulandırıcı özelliklere sahip ilaçların kullanımı ameliyat sonrası ilk 10 günü de kapsamı altına almaktadır.
KANAMA RİSKLERİ
Tüm cerrahi adımlarda olasılık dahilinde olan bir risk türüdür. Kanama riskinin erken dönem gözlemlenebilmesi ve müdahale edilebilmesi için drenler kullanılmaktadır. Kanama olan bireylerdeki en yaygın belirtiler yoğun baş dönmeleri ve tansiyon seviyelerindeki düşüştür. Kanama derhal kontrol altına alınmalı ve tedavi edilmelidir. Kanama düzeyi şiddetli ise hastaya ek kan takviyesi gereklidir. Kaçak testi operasyonun ikinci gününde de gerçekleştirilir. Testin hemen ardından ilk 15 günlük sıvı diyet programına geçilir. 15 günlük evreden sonra da ikinci 15 günlük püre odaklı beslenmeye geçilir. Sonraki süreçte de normal katı beslenme diyetleri uygulanır. Elbette diyet programları uzman diyetisyenler tarafından hastaya özel olarak gerçekleştirilir.
BESLENME RİSKLERİ
Bu risk ameliyat esnasında ya da sonrasında operasyonla doğrudan ilişkili olmasa da bazı hastalarda gözlemlenebilmektedir. Bu nedenle risk olarak tabir edilir. Operasyon sonrasında hastanın yetersiz – dengesiz beslenmesi sonucunda oluşabilecek vitamin – mineral eksikliğini ifade etmektedir. Operasyonu atlatmış her hastaya ilgili kan tahlilleri yapılır ve ihtiyacı olabilecek tüm takviye edici gıdaların hekim tarafından reçete edilmesi gereklidir. İfade edilen takviyelerin hasta tarafından kullanılmasıyla bu tür riskler de ortadan kaldırılmış olur.
DUMPİNG SENDROMU RİSKLERİ
Bu risk grubu da operasyon sonrasında gelişebilen bir tür yan etkidir. Gıda emilimine bağlı olarak besin maddelerinin mide – ince barsak geçişinin hızlı olmasını ifade eder. Hızlı geçişin en büyük belirtisi beslenme sonrası 10 – 30 dakika arasında görülen şiddetli karın ağrısı olabilir. Bunun yanı sıra mide krampları ve ishal de belirtiler arasındadır. Operasyon sonrasında yapılacak beslenme değişiklikleriyle bu sendrom kolayca giderilebilir. Dumping sendromunun en basit açıklaması; besin maddelerinin ve bilhassa şekerin, mideden –ince bağırsağa hızla geçişi ve bu hızlı geçiş neticesinde hastanın ağrı – ishal ile karşılaşma durumu olarak ifade edilebilir.